Filo çavuşu Nicholas Alkemade Almanya'yı 13.kez bombalayacağını düşününce biraz huzursuz oldu. Bu şimdiye kadar aldığı en tehlikeli görevdi. İngiliz Hava Kuvvetleri (RAF) Bombardıman Birliği'nde bir Lancaster tipi uçakta arka topçu idi. Lancaster'larda arka topçu olmak çok tehlikeli bir işti, uçakta hareket alanı kısıtlıydı. Ancak top cephanesini ve 4 Browning makineli tüfeği alacak kadar yeterli yeri vardı.Bu durumda paraşütünü taretin dışına koymak mecburiyetindeydi.
Alman topraklarına girerken uçaksavar ateşi ile karşılaştılar, sonra keşif uçaklarının işaret fişekleri ve projektörleriyle aydınlatılmış olan Berlin'e geldiler. Alkemade sonunda o sihirli sözcükleri işitti: "Bombaları at!" İki ton tahrip bombası ve yaklaşık üç ton kadar yangın bombası boşluğa düştü. Lancaster'in pilotu Jack Newman uçağın burnunu İngiltere'ye doğru çevirdi.Artık rahatlamışlardı.
UÇAK İSABET ALIYOR
Tam dönüş yolunda Almanların açtığı karşı ateşten ötürü uçağın arka kısmı isabet almıştı. Uçaksavar ateşi tareti yararak camını parçaladı.Alkemade o sırada tam karşısında bir Junkers 88 Tipi bombardıman uçağı gördü. Alkemade nişan alıp ateş etti ve düşmeye başladı.Çavuş alkemade rahatlamıştı.
"Atlaman Gerekiyor!"
Çok geçmeden taretin kalıntılarını alevler sarmıştı. O anda iç hoparlörden Jack Newman'ın sesini duydu: " Atlaman gerek paraşütünü kullan!" Fakat bu Alkemade için pek kolay değildi, çünkü paraşütünü arkadaki o yıkıntı ve alevler arasından kurtarması gerekiyordu.Arka tarafa güçlükle geçti ama paraşütü alevler içindeydi.
Alkemade öleceğini anlamıştı, fakat yanarak ölmemeye karar verdi. Kızarmaktan daha çabuk ve temiz bir ölüm olmalıydı.Erimeye başlamış oksijen maskesini çıkardı, taretini deliği arkada bırakacak şekilde ayarlamayı başardı.Sonra boşluğa doğru bir ters takla attı.
"Eğer ölüm buysa"
Alkemade tamamen sakindi Sonradan şöyle anlatıyordu:" Çok sessiz ve serindi... Hiç düşme duygusu yoktu, eğer ölüm buysa hiç de kötü değil, diye düşündüm."
Alkemade o kadar sakindi ki, 5.500 metreden yere çakılması için 90 saniye süresi olduğunu hesaplayabildi.
Havada sırtüstü yatar durumdayken yıldızlara baktı ve insanın yaşam içinde verdiği uğraşın ne kadar aptalca göründüğünü düşündü. Sonra kendinden geçti.
"Yaşıyorum"
Alkemade neden bu kadar üşüdüğünü anlamıyordu. Tek gözünü açtı: Köknar ağaçları arasından bir yıldız parlıyordu. Birden canı çok sigara çekti,sigara kutusunu ve çakmağı çıkardı.Saate baktı, sabaha karşı 3'ü gösteriyordu. Demek ki 3 saattir kendinde değildi. Birden neler olduğunu hatırladı ve "Aman Allahım,yaşıyorum!" diye bağırdı.
Paraşütsüz 5 Km. düştü
Ağaçlar her nasılsa düşüşünü yavaşlatmıştı. 175 cm kalınlığındaki kar da son bir yastık oluşturmuştu.Çok ağır yaralanmamıştı, bazı yanıklar ve kötü burkulmuş bir diz. Sonraları şöyle diyordu: "Savaş esiri olmak çok kötü gelmiyordu.Sadece birileri beni bulsun istiyordum." Nitekim bulundu da. Alman askerleri onu bulduğunda o sigarasını içiyordu. Onu kaldırırlarken bayıldı, asıl sorun da bundan sonra başladı.
Yalan söylediği sanılıyor
Götürüldüğü hastanede doktora olanları anlatmaya çalıştı. "Paraşütüm yoktu" deyinde doktor gülümsedi ve başını okşadı.Ona göre Alkemade'in kafayı yediği apaçıktı.İnanılmaz öyküsünde ısrar ettiği için 3 kere sorgulandı ve sonunda hücreye kapatıldı, casus olduğu sanılıyordu.
Alkemade olay gecesi bulundukları yerin yakınlarında Lancaster uçağının bulunduğunu duydu.Alman teğmen Hans Feidel olayla yakından ilgilendi. Nitekim yapılan incelemede, arka topçunun paraşütünün pilot bağı bulundu. Klipsler ve kaldırma kayışları hala bağlıydılar ve eğer paraşüt kullanılmış olsaydı bunların kopmuş olmaları gerekirdi.
Alkemade'yi koruyan kim?
Bütün garipliklere rağmen çavuş "13.Bombalama" görevini tamamladı. Savaştan sonra ülkesine döndü ve bir kimyasal madde fabrikasında çalıştı. Fakat mucizelerin ardı henüz kesilmemişti. Bir keresinde üstüne 100 kg.'lık çelik bir kiriş düştü.Sadece başından hafif yaralanmıştı. Diğer bir olayda da baştan aşağı bir Sülfirik Asit banyosu yaptı. Bir elektrik çarpması sonucu kuyuya düştü.Kurtarılana kadar 15 Dakika zehirli gaz soludu. Yine ölmedi. Sanki dünyaya bir çok kere ölümden dönmek için gelmişti. Onu koruyan bir güç mü vardı?